Yıllardır, Adalar Denizi (Ege) ve Doğu Akdeniz konuları Yunanistan özelinde ‘çözüm arayan problemler’ adı altında gündem olur ve tartışılırken, ciddi güvenlik problemi teşkil etmesine rağmen, gayri hukuki uygulamalarla askerileştirilen birçok ada göz ardı ediliyor.
Buna ek olarak, Adalar Denizi (Ege) ve Akdeniz’deki bir takım adaların statüsünün “gayrı askeri” yerine “silahsızlandırılmış” olarak ifade edildiğine şahit oluyoruz.
Öncelikle, söz konusu adaların statüleri, gerek “Lozan Anlaşması”nda gerekse “Paris Barış Anlaşması”nda “demilitarized” terimi kullanılarak tarif edilen statü tanımları gereğince “silahsızlandırılmış” değil “gayrı askeri”dir!
Dolayısıyla, “silahsızlandırılmış” teriminin kullanımı- örneğin; adaları ziyaret eden ve üzerinde silah bulundurmayan ancak, harp gemisi statüsü taşıyan unsurların gayrı askeri statüyü ihlal etmediği gibi bir algıya yol açabilecek, silahsız uçuş yapılacağı gerekçesi ile askeri uçaklar ve üst uçuşlar için de benzer bir algının oluşmasına sebebiyet verebilecektir. Bu durumun da, neticesinde rutin bir uygulama haline dönüşmesi ihtimali düşünüldüğünde, uluslararası antlaşmaların geçerliliğinin sorgulanmasına neden olabileceği değerlendirilmektedir.
İkinci Dünya Savaşı sonrası 10 Şubat 1947’de imzalanan ‘Paris Barış Andlaşması’nın (Türkiye’nin taraf olmadığı) 13’ncü Ek’inin D paragrafında[1] yapılan ‘gayri askeri statü’nün tarifi aşağıdaki gibidir:
“Bu andlaşma bakımından, “askersizleştirilme” ve “askersizleştirilmiş” terimlerinin, ilgili ülkede ve karasularında, bütün deniz, kara ve askeri hava tesislerini, tahkimlerini ve silahlarını, yapay kara, deniz ve hava engellerini; kara, deniz ve hava birliklerinin konuşlandırılması, sürekli ve geçici olarak konaklamalarını; herhangi bir biçimde askeri eğitimi ve savaş malzemelerinin üretimini yasakladığı kabul edilecektir. Bu (hüküm), sayı itibariyle iç görevleri yapmakla sınıflandırılmış ve bir kişi tarafından taşınabilen ve kullanılabilen silahlarla donatılmış iç güvenlik personelini ve bu personelin gerekli askeri eğitimini yasaklamaz.”
Yukarıda tarif edildiği şekliyle, ‘gayri askeri statü’ Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerine ilişkin tahkimat/istihkam/üs tesis, her türlü silah konuşlanmasını, tatbikat/eğitim dâhil askeri uçakların değişik amaçlı her türlü uçuşunu, transit geçişini, daimi/geçici konuşlanmasını yasaklamakta, yalnızca iç güvenlik kuvvetlerine izin vermektedir.
Ayrıca adaların, “Gayrı Askeri Statüsü”, karasal kısımlarının yanı sıra karasuları ve hava sahasını da içermektedir.
Lozan Andlaşması’nda adalara “Gayrı Askeri Statü” verilme sebebi, adaların coğrafi olarak Türkiye’ye olan yakınlıkları dolayısıyla oluşturabilecekleri olası ‘güvenlik tehdidi’dir. Türkiye’nin güvenliği esastır. Türkiye’ye olan yakınlıkları düşünüldüğünde, adalar üzerindeki Yunan egemenliği ile Türkiye’nin güvenlik endişeleri ancak adalara ‘gayri askeri statü’ verilmesi ile dengelenmiştir. 1923 Lozan Barış Antlaşması konferans tutanak ve belgeleri de göstermektedir ki, güvenlik endişesi göz önüne alınarak Türk heyetinin talebiyle anlaşmaya konuya dair çekince konulmuştur.
“…adalarda kara ya da deniz uçağı, havacılığa yarayacak hiçbir tesis bulundurulmaması konusunda 13’üncü maddeye bir çekince”[1]
Türk heyetinin eklenmesini sağladığı çekince daha sonra tartışılmış, Lord Curzon tarafından da ifade edildiği üzere, adaların Türkiye’ye karşı yöneltilecek saldırılarda kara, deniz ve hava üssü olarak kullanılmayacak biçimde askerden arındırılacağına ilişkin kesin hükümler anlaşma metnine dahil edilmiştir.
Gayri askeri statüde olmak kaydıyla 1923 Lozan Barış Anlaşmasıyla resmi olarak (Altı Büyük devlet Kararı ile 1914’ten itibaren fiilen Yunan ve İtalyan işgali altında olan) Türkiye’den alınıp resmi olarak Yunanistan’a ve İtalya’ya verilen ve 1947 Paris Barış Anlaşmalarıyla İtalya’dan alınıp, Yunanistan’a verilen adaları şu şekilde tasnif etmek mümkündür:
Buradan yola çıkarak Ege Adaları gayri askeri statüleri bakımından üç gruba ayrılmıştır:
Lozan ve Paris Barış Anlaşmalarınca uygulatılan hükümler yalnızca Türkiye’nin güvenliğini sağlamak kaygısıyla eklenmemiş aynı zamanda adalarda silahlanmayı ve bölgede de iki ülkenin kıta sahanlığından kaynaklanan genişleme (irredantizm) taleplerini önlemeyi hedefleyerek bölgede istikrar ve barış sağlanması amaçlanmıştır. Yunanistan ve Türkiye arasında 3 mil ile sınırlandırılmış olan ‘karasuyu’ da, adalara ‘gayri askeri statü’ verilmesi de bölge barışının devamlılığı için son derece önemli hususlardır. Fakat Yunanistan her iki koşulu da çiğneyerek sözleşmeyi tek taraflı olarak ihlal etmiştir. 1936’da Ege’de karasularını 6 mile çıkartmış, 1964’ten itibaren ise adaları silahlandırmaya başlamıştır. Keza, öngörüldüğü şekilde, bu kuralların Yunanistan tarafından ihlali, bölgede Yunanistan’ın taleplerini içeren uzatmalı problemler ağını başlatmış, bölge istikrarı uzun vadeli olarak rafa kaldırılmıştır.
Yunanistan 1960’lı yıllardan itibaren ‘gayri askeri statü’de bulunan bu 23 adanın en az 16’sını silahlandırmakta ve askerileştirilmektedir. Buna ek olarak Yunanistan 30 Ağustos günü Meis yani Kızılhisar Adası’na asker sevkiyatı gerçekleştirmiştir. Söz konusu adım Yunanistan’ın hukuk tanımazlığının ve pervasızlığının göstergesidir. Esasen gayri askeri statünün bozulması egemenlik devir şartının ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Türkiye ivedilikle bu hukuksuzluğu ve ihlali dünya kamuoyuna kuvvetle duyurmalı, ihlalin devamının bu adaların Yunanistan’a devir şartını ortadan kaldırdığını ve bu adalar üzerindeki Yunan egemenliğini tartışmalı hale dönüştürdüğünü ifade etmelidir.
Konum olarak Meis adasının yanında yer alan ve Lozan Barış Anlaşması ile İtalya’ya devredilen adalar arasında isimleri geçen Kara Ada ve Fener Adası’nın, Paris Barış Anlaşmasıyla Yunanistan’a devredilen adalar arasında isimleri geçmemektedir. Bu adalar Yunanistan’a devredilmemiştir. İsmi belirtilmemesine istinaden bu adalar sahipsiz değil, aksine, sürecin doğal sonucu olarak aidiyetleri Osmanlı’nın doğal halefi olan Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir.
Diğer yandan Lozan Anlaşmasının 16. Maddesine göre Eritre Yemen ve Kıbrıs meselelerinde olduğu gibi, 1947 Paris Barış Anlaşmasında da Yunanistan’a devri konusunda Türkiye’nin onayının alınmamasına bağlı olarak, Türkiye imzacı değildir. Bu da hukuken bu adaların İtalya’dan alınıp Yunanistan’a verilmesi durumunun geçerliliği de ciddi tartışma konusu yapmaktadır.
Sıra
No |
Türkçe İsmi | Antlaşmadaki İsmi | İlgili Antlaşma Maddesi |
1 | Taşoz | Tasos | 1914 Altı Devlet Kararı, 1923 Lozan Antlaşması Md.12 |
2 | Bozbaba | Aya Evstratios | 1914 Altı Devlet Kararı, 1923 Lozan Antlaşması Md.12 |
3 | İpsara | Psara | 1914 Altı Devlet Kararı, 1923 Lozan Antlaşması Md.12 |
4 | Semadirek | Semothrace | 1914 Altı Devlet Kararı, 1923 Lozan Antlaşması Md.121923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi Md.3,4,6 |
5 | Limni | Lemnos | 1914 Altı Devlet Kararı, 1923 Lozan Antlaşması Md.121923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi Md.3,4,6 |
6 | Midili | Mityelene | 1914 Altı Devlet Kararı, 1923 Lozan Ant. Md.12 ve 13 |
7 | Sakız | Chios | 1914 Altı Devlet Kararı, 1923 Lozan Ant. Md.12 ve 13 |
8 | Ahikerya | Nicaria | 1914 Altı Devlet Kararı, 1923 Lozan Ant. Md.12 ve 13 |
9 | Sisam | Samos | 1914 Altı Devlet Kararı, 1923 Lozan Ant. Md.12 ve 13 |
10 | İstanbulya | Stampalia | 1947 Paris Antlaması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
11 | Rodos | Rhodes | 1947 Paris Antlaması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
12 | Herke | Calki | 1947 Paris Antlaması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
13 | Kerpe | Scarpanto | 1947 Paris Antlaşması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
14 | Çoban | Cassos | 1947 Paris Antlaşması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
15 | İleki | Piscopis(Tilos) | 1947 Paris Antlaşması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
16 | İncirli | Misiros(Nisyros) | 1947 Paris Antlaşması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
17 | Kelemez | Calimnos | 1947 Paris Antlaşması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
18 | İleriye | Leros | 1947 Paris Antlaşması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
19 | Batnoz | Patmos | 1947 Paris Antlaşması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
20 | Lipso | Lipsos | 1947 Paris Antlaşması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
21 | Sömbeki | Simi | 1947 Paris Antlaşması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
22 | İstanköy | Cos | 1947 Paris Antlaşması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
23 | Meis (Kızılhisar) | Castellorizo | 1947 Paris Antlaşması Md.14/2
Ek XIII D Paragrafı
|
Kaynakça
[1] Paris Peace Treaties were signed on 10 February 1947 at Paris within which the signatories were; United Kingdom, USA, Soviet Union, France, Italy, Romania, Hungary and Bulgaria. Special Clauses with regard to the islands are: Paragraph “D” of annex XIII of the Treaty Section V – Greece (Special Clauses)
D: Definition of the terms “Demilitarization” and “Demilitarized”
For the purpose of the present treaty, the terms “demilitarisation” and “demilitarised” shall be deemed to prohibit, in the territory and territorial waters concerned, all naval, military and military air installations, fortications and their armaments, artificial military, naval and air obstacles; the basing or the permanent or temporary stationing of military, naval and military air units; military training in any form; and the production of war material. this does not prohibit internal security of personnel restricted in number to meeting tasks of an internal character and equipped with weapons which can be carried and operated by one person, and the necessary military training of such personnel.
[2] Hüseyin PAZARCI, “Doğu Ege Adalarının Askerden Arındırılmış Statüsü”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi yayınları:550, Ankara-1986. “29 Kasım 1922 tarihinde gerçekleştirilen oturum sırasında, Türk heyeti tarafından Lozan Antlaşmasının 13’üncü maddesine çekince konulmuştur.”
Doç. Dr. Cihat Yaycı
BAU DEGS Başkanı