Profesör Hristos Rozakis’in bugün Kathimerini gazetesinde yayınlanan “ YUNANİSTAN’IN KIRMIZI ÇİZGİLERİ NELERDİR ?” başlıklı yazısının çevirisi aşağıda sunulmuştur.
Cevap oldukça tarafsızdır: Eğer Türkiye ulusal egemenliğimizi ihlal ederse, BM Şartı’nın 51. maddesinde belirtilen yasal savunma hakkımızı kullanmaktan başka seçeneğimiz yoktur. Bu hakkın kullanılması, örgütün Güvenlik Konseyi’ne bildirilmelidir. Bu maddeye göre bu hakkın kullanılması durumunda önceden örgütün Güvenlik Konseyi’ne bildirilmesi gerekmektedir. Ancak bu eylemden önce, son barışçıl bir çaba olarak, Oruç Reis’i Yunanistan sahilinde bulunduğu, ve bu bölgede yaptığı araştırmaların yasa dışı olduğu konusunda uyarılmalı ve beraberindeki savaş gemileriyle birlikte uzaklaştırılması için maddi çabalar gösterilmelidir. Aslında şunu söyleyebilirim ki, bu hakkın kullanılmasından önce, uluslararası barış ve güvenliğe yönelik tehdit konusunda Güvenlik Konseyi’ne başvurulmalı ve bu şekilde ihlal konusu hakkında karar alması sağlanmalı. Bu itirazların görece etkisizliği gerçeğine rağmen, bu kanun Yunanistan’ı Türkiye’nin herhangi bir bahanesine karşı tamamen güvence altına almaktadır.
Bu bağlamda iki noktayı belirtmek gerekir: Birincisi, kıyı bölgesi devletin toprağıdır ve dolayısıyla zararsız bir geçiş olmayan herhangi bir eylem (kıyı ile kara arasındaki tek fark, birincisinde bir geminin bir varış noktasına barışçıl yollarla yönlendirilmesi ve kıyı Devletini tehdit etmemesi kaydıyla serbestçe dolaşma hakkı vardır ) kıyı devletinin egemenliğinin ihlali anlamına gelir ve yasal savunma hakkının kullanılmasını haklı çıkarır. İkinci olarak, hidrokarbon arama amacıyla Oruç Reisi’n Yunan kıyılarına savaş gemileri eşliğinde girişi zararsız geçiş koşullarını karşılamamakta çünkü araştırma bu durumda egemen devlet olan Yunanistan’ın münhasır haklarına aittir.
Türkiye, kötü niyetle, araştırma yürütmeden önce bir anlaşma gereğini görmezden geldi. Ve tek taraflı hareket etti. Yukarıda söylediğimiz gibi, uluslararası hukuk tarafından açıkça yasaklanan bir durumdur. Ve aslında, Yunanistan’a ait olan Yunan adası kıyılarına yakın bölgeler söz konusudur. Elbette bu, Yunan “kırmızı çizgisini” ihlal etmiyor. Adalarımızın kıta sahanlığı olmadığını düşünerek iddialarımızı görmezden gelen Türk kötü niyet ve provokasyonu adeta bir yasadışı tek yanlılık, kötü komşuluk ve kötü uluslararası uygulama abidesi teşkil etmelerine rağmen Yunan hükümeti akıllıca davranarak, Türkiye’nin eylemlerini dikkatli bir şekilde izlemekle yetiniyor.